YER CÜCELERİ
DÜNYA’YA İNMELİ ARTIK!
Umberto
Eco, bugüne değin yetişkin edebiyatı yazarı olarak kodladığım bir isimdi. Hâliyle
çocuk eseri kaleme aldığından haberim yoktu. Ta ki bir kitap blogunda Cecü’nün Yer Cüceleri’ ne rastlayana
dek. Son kitap siparişimde atlayıp evime gelen bu eseri, yazarın okuduğum diğer
kitapları arasında çok özel benim için. Üç manzum masal ve eşsiz soyut
çizimleriyle bu eserin iddialı bir başyapıt olduğunu düşünüyorum. Her üçünü de
keyifle ama üçüncüsünü apayrı bir bağla okuduğum kitabın çok boyutlu ve zengin
bir içeriği var. İlk masal, Bomba ve
General ismini taşıyor. Bir bombanın içine kapatılmış üzgün atomlar ve ne
pahasına olursa olsun savaş çıkarmak isteyen bir generalin serüveni işlenmiş
dizelerde. İkinci masalda ise altı kollu bir Marslıya rastlayan Üç Kozmonot ile baş başa kalırız.
Aralarındaki sempatik diyaloglarla eğlendiğim bu masalda; Amerikalı, Rus ve
Çinli kozmonotların karşılaştıkları yaratığa geliştirdikleri tutumlar çok
anlamlı. “Öteki” kavramını çarpıcı bir şekilde açımlayan bu masalla birlikte önyargı
zincirlerinin nasıl dereceli olarak kırıldığını okuruz. Hem de Dünya dışı bir
varlık üzerinden. Gelelim yazının başlığına da ilham olan son masala: Cecü’nün Yer Cüceleri’ne. Özelikle bu masalda kitabın ressamı
Eugenio Carmi’nin benzersiz çizimleri, anlatıyla ayrıca uyumlu. Kral tacı
kondurulmuş bir daire resmiyle masala estetik bir giriş yaparız. Sonra;
“Bir zamanlar yeryüzünde
Yeni topraklar keşfetmek isteyen
Güçlü bir İmparator varmış –
belki hâlâ vardır -.”
dizeleri ile bir imparatorun yeni bir kıta keşfetme tutkusuna şahit oluruz. Bu
uğurda görevlendirdiği Samanyolu Kâşifi, nam-ı diğer SK, bir gezegen keşfetmek üzere uzaya yollanır. Günlerden
bir gün, Kâşif, göklerinde belli belirsiz
beyaz bulut dolaşan, bakması keyifli, sevimli bir gezegen görür. Gemisinden
indiğinde kendine doğru gelen cüceleri de. SK onlarla tanışıp amacını açıklar.
Cücelerin gezegeni Cecü’ye getirmeyi planladığı “uygarlık”tan bahseder. Cüceler ise –haklı olarak- bu uygarlık hakkında bilgi sahibi olmak ister.
İşte kayış orada kopmaya başlar. Cüceler, SK’nın kullandığı son teknoloji ürünü
Megagalaktik Megateleskop’un tekniğine
hayran kalarak Dünya’ya bakarlar. İlkin yoğun dumanlı kirli havayı görür küçük
adamlar. Pazar günü bile dağılmayan o dumanları… Ardından kıyılardaki petrol
sızıntıları ve ağaçsız boz düzlükler merceklerine takılır. Yoğun trafik,
ilerlemeyen arabalar, kazalar ve yararlılar ise başka birer tablodur. Bunlar
üzerine cücelerin itirazları yükselir SK’ya. Onları keşfetmekten vazgeçmelerini
söylerler. Oysa SK son kozunu oynamakta kararlıdır ve ivedilikle Dünya’daki harika hastanelerden söz açar. Hâlbuki
cücelerin hasta olmaktan da pek haberleri yoktur. Ne sigara içtikleri ne
uyuşturucu ne de bunun için iğne kullandıkları için, motosikletle de
dolaşmadıkları, bostanlarında ve ağaçlarında yetişen taptaze sebze ve
meyvelerle beslendikleri için pek ender hastalanırlar. SK’ya onun Cecü’yü değil
de kendilerinin Dünya’yı keşfetmeleri önerisini sunup:
“ Çünkü biz kırları ve bahçeleri
temiz tutmakta,
yeni ağaçlar dikmekte,
devrilmek üzere olan yaşlı
ağaçları korumakta
çok başarılıyızdır; hem bütün o
plastikleri
ve kavanozları toplarız,
vadilerinize şöyle bir çeki düzen
veririz;
bacalarınıza yapraklardan
süzgeçler takarız,
Dünya insanına otomobile binmeden
de
gezmenin güzelliğini ve daha
başka şeyleri anlatırız
ve belki birkaç yıl sonra sizin
Dünya’nız da
Cecü gibi güzel bir yer hâline
gelir.”
derler.
SK bu mantıklı teklifi kabul edip imparatoruna danışmak üzere Dünya’ya döner.
Fakat anında çeşitli prosedüre takılır. Pasaport, göç vergisi, damga pulları ve
daha başka izinler onları bekleyecektir eğer cüceler Dünya’ya gelirlerse…
Böylece biten masal ise okura şu soruyu sorar:
“Cecü yer cücelerinin yapacağı
işleri
Neden biz yapmıyoruz ki?”
Biz
yapamıyoruz maalesef. Virüs bile bize tam anlamıyla itinalı olmayı öğretemedi. Denizlerden
ve ağaç dallarından maske toplar olduk. Takıldıkları naylon poşetlere
dolanmaktan bıkan canlılara yeni engeller sunduk. Yok, gerçekten biz
beceremiyoruz. En iyisi çağıralım, gelsin Cecü’nün
Yer Cüceleri!
Eser adı: Cecü'nün Yer Cüceleri
Yazarı: Umberto Eco
Dil: Çeviri - Eren Cendey
Sayfa Sayısı:112
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Masallar düş dünyamızın rengarenk gökkuşağı. Bittiği yerde benzersiz bir hazine saklı.
YanıtlaSil"İyilik" o kadar da göreceli bir kavram değil aslında. Çocukta, çocuklukta mana bulur. Belki bir masalda...
Bütün hakkım helal olsun sana...
İyi ki varsınız hocam! O gökkuşağının farklı tonlarında buluşmak üzere o hâlde!
Sil